Tüm Yönleriyle Kritik Alt Yapı Tesisleri Güvenliği

Tüm Yönleriyle Kritik Alt Yapı Tesisleri Güvenliği

Kritik Alt Yapıların Tanımı ve Önemi ? 

Kritik altyapılar, modern toplumların işleyişi açısından vazgeçilmez unsurlar arasında yer almaktadır. Enerji üretimi, su temini, ulaşım, haberleşme ve finans gibi temel hizmetlerin sürekliliğini sağlayan bu altyapılar, ulusal güvenliğin de ayrılmaz bir parçasıdır. Son yıllarda siber tehditlerin gündemi yoğun biçimde meşgul etmesine rağmen, fiziksel güvenlik boyutu çoğu zaman ihmal edilmekte ya da ikincil planda ele alınmaktadır. Oysa ki fiziksel saldırılar, daha ani, daha yıkıcı ve çoğu zaman geri döndürülemez sonuçlar doğurabilmektedir (Berg & Tatham, 2021).

Bu bağlamda, bu çalışma; kritik altyapıların fiziksel güvenliğini tehdit eden unsurları, alınması gereken güvenlik önlemlerini, ulusal ve uluslararası mevzuatı ve geleceğe dönük teknoloji tabanlı yaklaşımları incelemektedir. Avrupa Komisyonu’na göre kritik altyapı, “toplumun işleyişine ciddi düzeyde zarar verebilecek herhangi bir sistem, kaynak ya da varlıktır” (European Commission, 2006). 

Türkiye'de ise bu tanım, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından yayımlanan ulusal strateji belgelerinde detaylandırılmıştır.

Kritik altyapılar genel olarak şu başlıklar altında sınıflandırılmaktadır: Enerji altyapısı, ulaştırma altyapısı, iletişim altyapısı, su ve kanalizasyon altyapısı, finansal sistem altyapısı, ve sağlık altyapılarıdır. 

Bu altyapılardan herhangi birinin devre dışı kalması, zincirleme etkiler yaratarak toplumun genel güvenliğini tehdit edebilir (Rinaldi, Peerenboom & Kelly, 2001).

Fiziksel Güvenlik Tehditlerinin Sınıflandırması ve Kurumsal Risk Yönetimindeki Rolü

Fiziksel güvenlik, kurumların altyapı, personel ve donanım gibi temel bileşenlerini korumaya yönelik tüm önlemleri kapsayan stratejik bir güvenlik alanıdır. Fiziksel tehditlerin doğru biçimde sınıflandırılması ve analiz edilmesi, risk yönetimi süreçlerinin etkinliği açısından kritik önem taşımaktadır. Bu tehditler genel olarak iç kaynaklı ve dış kaynaklı olmak üzere iki ana grupta değerlendirilebilir.

Kurumların fiziksel bütünlüğünü tehdit eden kasıtlı eylemler, hem iç hem de dış aktörler tarafından gerçekleştirilebilir. Dış tehditler arasında sabotaj, vandalizm, hırsızlık ve yetkisiz girişler öne çıkarken; iç tehditler, çoğunlukla kurum personelinin bilinçli ihlallerinden kaynaklanır. Bu tür tehditler yalnızca fiziksel hasara değil, aynı zamanda operasyonel süreçlerde aksamalara da neden olabilir. Özellikle stratejik altyapıya sahip kurumlarda bu riskler, önleyici güvenlik protokolleri aracılığıyla dikkatle yönetilmelidir.

Doğal afetler ise öngörülemeyen ve kontrol dışı gelişen olaylar olup fiziksel güvenlik açısından ciddi tehditler teşkil eder. Depremler, sel baskınları, fırtına ve yıldırım gibi olaylar yapısal hasarlara ve hizmet kesintilerine yol açabilir. Bu tür afetlerin etkisini azaltmak adına binaların afetlere dayanıklı şekilde inşa edilmesi ve kapsamlı acil durum planlarının oluşturulması büyük önem taşır. Ayrıca, kritik varlıkların yer aldığı alanlarda çevresel risk analizlerinin yapılması, uzun vadeli güvenlik stratejilerine katkı sağlamaktadır.

Fiziksel güvenlik yalnızca dış tehditlere karşı değil, içsel aksaklıklara karşı da korunmayı gerektirir. Elektrik kesintileri, ekipman arızaları, yangın sistemlerinin devre dışı kalması gibi teknik sorunlar ile personel hataları da bu kapsamda değerlendirilir. Bu tür riskler çoğunlukla bakım eksiklikleri, yetersiz eğitim veya prosedürlerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkar. Önleyici bakım programları, düzenli denetimler ve çalışanlara yönelik sürekli eğitim faaliyetleri, bu tehditlerin etkilerini en aza indirmenin temel araçlarıdır.

Sonuç olarak, fiziksel güvenlik tehditlerinin etkin biçimde yönetilmesi, kurumsal sürekliliğin ve operasyonel güvenliğin sağlanmasında temel bir rol üstlenmektedir. Kasıtlı saldırılar, doğal olaylar ve teknik arızalar farklı yapıda olsa da, tümü kurumların işleyişinde ciddi kesintilere yol açma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle fiziksel güvenliğe ilişkin riskler, yalnızca güvenlik birimlerinin değil, kurumun tüm yönetsel kademelerinin sorumluluğu altında bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

Kritik Altyapılar için Fiziksel Güvenlik Önlemleri: Çok Katmanlı Güvenlik Yaklaşımı

Fiziksel güvenlik, yalnızca belirli cihazlarla sağlanabilecek bir olgu değildir. Etkili bir güvenlik stratejisi, çok katmanlı bir yaklaşım benimsemeyi gerektirir. Katmanlı güvenlik, dış çevreden iç mekânlara kadar uzanan entegre bir savunma sistemidir. Bu yöntem, her aşamada farklı tehditlere karşı koruma sağlayarak güvenlik seviyesini artırır (Garcia, 2008). Katmanlı güvenlik anlayışı, çeşitli güvenlik önlemlerinin bir arada çalışmasını sağlayarak, her katmanda farklı bir tehdit algılama ve engelleme stratejisi sunmaktadır.

Dış Güvenlik / Koruma Çemberi & Katmanı: Fiziksel güvenlik önlemlerinin ilk savunma hattı, dış katmandır. Bu katman, kurumların dış çevresine yönelik tehditlere karşı korunmasını sağlar. Başlıca unsurlar şunlardır: 

Fiziksel Bariyerler: Çitler, duvarlar ve diğer bariyerler, dışarıdan yapılacak izinsiz girişleri engeller. Bu yapılar, dış tehdide karşı ilk savunma hattıdır. Aydınlatma Sistemleri: Dış mekanlarda yeterli aydınlatma, suçluların gizlenmesini zorlaştırarak güvenliği artırır. Güvenlik Kameraları (CCTV): Görsel izleme sağlayarak potansiyel tehditlerin tespit edilmesini kolaylaştırır. Güvenlik Görevlileri ve Devriye Sistemleri: Fiziksel devriye ve insan gözetimi, otomatik sistemlerin tespit edemediği tehditleri kontrol altına almaktadır.

Orta Güvenlik / Koruma Çemberi & Katmanı: Dış katmandan iç mekanlara geçişin kontrol altında tutulduğu, daha ayrıntılı güvenlik önlemlerini içerir. Bu katmanda kullanılan güvenlik teknolojileri şunlardır. Giriş Kontrol Sistemleri:Kartlı geçiş sistemleri ve biyometrik doğrulama, sadece yetkili kişilerin belirli alanlara girmesini sağlar. X-Ray Cihazları ve Metal Dedektörleri: Ziyaretçilerin ve çalışanların üzerinde taşınan tehlikeli nesnelerin tespit edilmesine olanak tanır. Ziyaretçi Kontrol Protokolleri: Ziyaretçilerin kimlik doğrulama süreçlerinden geçmesi, yetkisiz kişilerin girişini engellemektedir.

İç Güvenlik / Koruma Çemberi & Katmanı: Kritik alanların korunmasına odaklanır ve iç tehditlere karşı daha spesifik güvenlik önlemleri sunar. Bu katmanda kullanılan unsurlar şunlardır: Kilitli Bölmeler: Kritik alanlar, özel kilitli bölmelerle korunarak, yalnızca yetkili kişilerin erişimine açılır. Hareket ve Sıcaklık Sensörleri: İç alanlarda hareket ve sıcaklık değişimlerini izleyerek, olası tehditlere karşı anında tepki verir. Alarm Sistemleri: Güvenlik ihlali durumunda, alarm sistemleri devreye girerek, yetkili kişileri uyarır. Erişim Sınırlamaları: İçeriden gelebilecek tehditlere karşı görev tanımlı erişim kısıtlamaları, çalışanların yalnızca yetkili oldukları alanlara girmelerini sağlamaktadır.

Kritik Altyapı Güvenliğinde Uluslararası Mevzuat ve Standartlar Nelerdir ? 

Fiziksel güvenlik uygulamaları, yalnızca iç politikalarla değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası mevzuatlar ile standartlarla da şekillendirilmektedir. Bu düzenlemeler, güvenlik önlemlerinin uluslararası kabul görmüş normlara uygun olmasını sağlamak ve kurumların karşılaşabileceği tehditlere karşı etkin bir koruma sunmak amacıyla büyük önem taşır. Aşağıda, fiziksel güvenlik ile ilgili öne çıkan bazı standartlar ve yasal çerçeveler incelenmiştir.

Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ISO/IEC 27001: Bir kurumun bilgi güvenliği yönetim sistemi (BGYS) için dünya çapında kabul görmüş bir standarttır. Bu standart, bilgi güvenliği alanındaki çeşitli riskleri yönetmeye yönelik prosedürleri belirlerken, aynı zamanda fiziksel ve çevresel güvenlik için ek gereksinimler de sunmaktadır. Özellikle veri merkezleri ve kritik altyapılarda, bilgi güvenliğinin sağlanabilmesi için fiziksel güvenlik önlemlerinin de standarda uygun hale getirilmesi gerektiği vurgulanır. ISO/IEC 27001, kurumlara güvenlik stratejilerinin tüm yönlerini sistematik bir şekilde entegre etme imkânı sunmaktadır.

Endüstriyel Kontrol Sistemleri için Siber-Fiziksel Güvenlik Kılavuzu NIST SP 800-82: Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) tarafından yayımlanan SP 800-82, endüstriyel kontrol sistemleri (ICS) için siber-fiziksel güvenlik alanındaki en önemli kılavuzlardan biridir. Bu standart, özellikle enerji, su ve ulaşım gibi kritik sektörlerdeki altyapıların güvenliğini hedef alır. Fiziksel güvenlik önlemleriyle siber güvenlik önlemlerinin entegre edilmesi gerektiğine dair rehberlik sağlar ve her iki alan arasındaki etkileşimi yönetir. Bu yaklaşım, endüstriyel sistemlerin güvenliğini artırırken, operasyonel kesintileri de minimize etmeyi amaçlamaktadır.

Kuzey Amerika'da Enerji Altyapıları için Kritik Altyapı Koruma Standartları NERC CIP: Kuzey Amerika Elektrik Güvenliği Kurumu (NERC) tarafından yayımlanan Kritik Altyapı Koruma (CIP) standartları, enerji sektöründe faaliyet gösteren tüm kuruluşlar için geçerlidir. Bu standartlar, enerji altyapılarının güvenliğini sağlamak amacıyla fiziksel güvenlik önlemlerini, erişim kontrol sistemlerini ve acil durum planlarını kapsar. NERC CIP, enerji sektörünün kritik önemdeki sistemlerini hedef alan tehditlere karşı koruma sağlar ve bu sistemlerin sürekli çalışabilirliğini güvence altına almaktadır.

Bu standartlara uygunluk, yalnızca yasal bir yükümlülük olmanın ötesinde, kurumsal itibar ve operasyonel süreklilik açısından stratejik bir avantaj sunmaktadır.

iletişim
İletişim
Bizimle iletişime geçin.
Kızılırmak Mah. Dumlupınar Bul. No: 3C-1 -160 Çankaya / Ankara / Türkiye
444 18 62
Teklif taleplerinizi ve sormak istediklerinizi iletebilirsiniz.